“2018 Ağustos başında yapılan “Uluslararası Geçmişten Günümüze Ermenek ve Çevresi Sempozyumu “ etkinliğinden beri Ermenek’e gitme imkânım olmamıştı. Beş yıl aradan sonra bir Kurban Bayramı ve “kiraz mevsimi”nde 1 -3 Temmuz 2023 tarihleri arasında kardeşim Emin ve kızım Özlem ile birlikte yöremize gitme ve ata yadigarı toprakları tekrara dolaşma ve büyüklerimizin mezarlarını ziyaret etme imkânına kavuştum.
İstanbul’dan trenle geldiğim Konya’da akşamüstü Selçuklu ilçesinde belli başlı parkları ve genel panoramik yerleri gezdikten sonra, kardeşimde bir gece kalıp yorgunluk attıktan sonra sabahında kuvvetli bir kahvaltıdan sonra doğruca Alaeddin Sarayı ve Mevlana Müzesi ziyaretlerinden sonra Hadim- Taşkent üzerinden yola koyulduk. Yollar çok güzel, şüphesiz bu güzel ve yol yapımındaki gelişmişliği Sayın Davutoğlu ve Sayın Elvan’a borçlu olduğumuzu teslim etmemiz gerekir. EĞİTSE Viyadüğü güzel bir tasarım sonucu ortaya çıkmış üzerinden geçerken normal yol gibi viyadükten geçtiğini fark etmiyorsun, yolu normalinde on dakika kısaltmış. Öncesinde dik vadide iniş ve çıkışlar araçlar ve insanlar için çok zorluk yaratırken, yeni bir seçenekle büyük masraflarla çok daha geniş virajları yumuşatılarak yapılan geniş bir geçiş alanı/ yol birkaç yıl önce yapılmıştı. Bu yoldan vadi 10-11 dakikada çıkılabiliyordu. Çok geçmeden dört beş yıl sonra viyadük yapılınca yol 10 dakika kısaldı. Taşkent’e varınca çok kalabalık bir araç trafiği vardı. Plakalara bakınca çeşitlik arz ettiğini gördüm.
Taşkent de Ermenek gibi dağın dibine sıkışmış kalmış. Adına uyumlu sivri sivri sarp kayalar arasında, gürül gürül akan buz gibi suları, kayaların gölgeliği, yeni düzenlenen parkın içindeki insanların yol yorgunluğunu gidermesi, aralarda dolaşan cıvıl cıvıl çocuk sesleri görülmeye değer. Taşkent’ten sonraki rampa ve 1890 m yükseklikteki Belpınarı ‘nı aşınca dümdüz bir Gömüldürüm Alanı ve nihayet Barcın Yaylası ve Yörüklerin eski yazlık obaları yerine yeni yazlık evleri karşımıza çıkıyor.
63 yıl önce Başdere Pazarın’ndan –Taşkent’e yanımda köyümüzden değerli arkadaşım Mehmet Acemli ile bir macera yolculuğuna çıkmış ve yürüyerek Taşkent’e varmıştık. Bu gidişimde zaman darlığından Mehmet ile görüşemedik, inşallah kusura bakmaz. Tepe mezarlığı ziyaretinden sonra görüşürüz düşüncesi de nasip olmadı.
Sarıveliler- Başyala yol çatında ( Eski Yörük Pazarı) 40-50 yıl önce gezen develeri görürken şimdi yollarda vızır vızır geçen lüks arabaları görüyoruz. Bu sapaktan çıkınca yaklaşık inişli çıkışlı yolun tam ortasında Başyayla’nın tam tepesinde Kaşoluk denilen yerde Ermenek vadisinin tamamını görebiliyorsunuz. Buradaki çeşmenin suyu da oldukça soğuk, söğütlerin dibinde biraz dinlenme kendinize gelme imkânı bulabilirsiniz. Bir taraftan Ermenek Barajı’nın görkemli duruşunu izlerken hemen Başyayla’ın solunda dağın dibine yakın yerde Başyayla’nın yeni yapılan büyücek sulama göletini görebilirsiniz, Sanki Ermenek Barajı’’nın yavrusu gibi dağın dibinde sessizce hizmete hazır olarak duruyor algısı yaratıyor.
Kaşoluk’ta biraz soluklandıktan sonra, Başyayla’ya keskin ve kısa ama güzel yapımlı virajlarla iniyor, Ermenek yoluna değil, Üzümlü (Davadas) üzerinden Büyükkarapınar’a hareket ediyoruz. İnişli çıkışlı yollar derken Üzümlü ile Büyükkarapınar sınırı kesen sırta ve Büyükkarapınar vadisine hâkim olan tepeye Selme Beleni’ne varıyoruz.
Yol arkadaşlarıma (kardeşim Emin ve eşi kızım Özlem) arazinin örtüsünün eski hâlini ve şimdiki durumunu, çocukluğumda yaşadığım /yaptığım işleri anlatıyorum. 60 yıl önce bu derin vadide ekin ve avar ekilirdi. Şimdilerde arazinin tamamında kiraz ve elma bahçeleri var. Kısa bir durakalamadan sonra Mulduras denilen eskinden bir yıl boş kalan ikinci yıl ekin ekilen ama şimdi kiraz ve elma bahçesi olan bahçemize varıyoruz. Orada rahmetli babımın diktiği söğüdün dibinde ateş yakıp saçta köfte, etli tarhana vb. şeyleri pişirip biraz da kiraz topladıktan sonra, yıkılıp yok olmuş obamızın enkazını da bir defa daha görerek köyümüze doğru yola koyulduk. Köyümüzde ve geçtiğimiz Bozyaka ve Üzümlü köylerinde eski kurak ve bozkır bitki örtüsünün yerini emek yoğun çalışılarak kazanılan meyve bahçeleri almış ve köylülerin sosyal yaşamında bir iyileşme sağladığı açık olarak görülse de OECD ülkelerine göre çok daha alt seviyelerde olduğu bir gerçektir.(devamı var) 05.07.2023 Hasan ŞİMŞEK