Balkusan Ermenek Yaylası’nda 1700 m yüksekliğinde 100 haneli 500 nüfuslu, 1228’de kurulmuş bir Türkmen köyüdür. Anadolu Selçuklu Devleti’nin parçalanıp bağımsız olarak beyliklere ayrıldığı süreçte Karamanoğulları Beyliği yönetimindeki göçer Türk halkının yazları yaylak olarak kullanıp hayvan sürülerini besleyip geçimlerini hayvansal ürünlerden sağlayarak yaşamlarını sürdüren konar göçer halkı bu yerleşim alanında ve çevresinde her adımda Karamanoğulları Beyliği’nin izlerine rastlanır. Balkusan köyü, Beyliğin ilk yerleşim alanı ve ilk başkenti olarak bilinir.
Şüphesiz yazda, kışta, savaşta ve barışta barınak ve sığınak olarak kullanılan devasa inlerin yanında, bize kalan/günümüze kadar gelen yöredeki en büyük iz, Karamanoğullarına ait anıtsal bir yapı olan türbedir. Bu türbede, Beyliğin kurucusu Karaman Bey ve eşi, Fermanı yayınlayan Mehmet Bey ve Mahmut Bey ile eşi yatar. Üç bey iki hatun kişi buradaki türbede yatıyor. Ruhları şad olsun.
Yukarıda saydığımız ve diğer Karamanoğulları beylerinden bize miras olarak kalan yalnız türbeler, zaviyeler, köprüler, camiler, medreseler değil, milli kimliğimizin en önemli öğesi olan ana dilimiz TÜRKÇE ve Türkçenin yaygınlaşarak umuma dağılıp yaygınlaşmasındaki önderlikleridir.
Buradan hareketle bir Balkusan, bir yöre aydını ve düşünürü olan Habip Çalışkan, Ermenek Balkusan Köyü Karamanoğlu Mehmet Bey Dil ve Kültür Derneğini kurarak, Türk Dili Büyükleri Müzesi’nı adım adım çalışarak, didinerek kurmuş ve rahmetli Fikret Ünlü bakanımızın da desteğiyle oraya büyük bir kültür merkezi binası kazandırmışlardır. Habip Bey, bu kültür merkezinin içini doldurduğu gibi hemen yanı başındaki geniş alana Türk diline hizmet eden, Türkçemizin gelişip yaygınlaşmasını sağlayan 8 Türk büyüğünün de büstlerini yaptırıp diktirmiştir. Şüphesiz bunları yaptırmak yerine yerleştirmek bir zaman aldığı gibi maddi yönü ağır basan çok zahmetli yönlerinin de olduğu açıktır.
Balkusan’ı bir açık alan müzesi hâline getiren Habip Çalışkan’a yöre yöneticilerimizin, sivil toplum örgütlerimizin bildiğim kadarı ile yeterli destek verdiği söylenemez.
Türk Dili’nin başkenti, nüvesi, Ermenek Balkusan köyüdür. Habip Bey, tarihimize ve özümüze yakışacak bir şekilde büyük bir öz veri ile Türkçeye hizmet veren 8 Türk büyüğünün değişik yıllarda sıra ile anıtsal yapıda büstleri diktirerek Balkusan Açık Alan Müzesi’ni oluşturmuştur.
Değirmenin suyunun nereden nasıl geldiğini Ermenekli aydınların Habip’ten sorup öğrenmesi önem arz eder. Balkusan’daki Türbe’nin yanında onu destekleyip cazibesini arttıran Türk Dili Büyükleri Müzesini kurmuştur. Bu müzede, bin bir zorluk ve imkânsızlıklarla yaptırılan , Kaşgarlı Mahmut, Mustafa Kemal Atatürk, Kaygusuz Abdal, Yunus Emre,Karacaoğlan, Yunus Has Hacip, Aşık Paşa Mehmet Bey anıtsal büstlerinin göreceksiniz.
Habip Bey’e büyük desteği olan rahmetli bakanımız Fikret Ünlü Bey’in mezarının da Mehmet Bey’in Külliyesi’nin yakınında olduğunu da bilmeyenler için kaydetmiş olalım.
Balkusan Açık Alan Müzesi her geçen yıl turizm açısından cazibesini arttıran bir ziyaret merkezi hâline gelmiştir. Ermenek’in buradaki kültürel varlıklara sıcak bakmaması, umursamaz bir tavır takınması, Balkusan’ı Mut’a ya da Karaman merkeze yönelmesine neden olabilir. Ermenek, özellikle Belediyemiz bu konuda üzerine düşen kültürel etkinlikleri fazlası ile sahiplenmeli ve kentin ülke genelinde tanıtımına katkı sağlamalıdır diye düşünüyorum..13.10.2023. Hasan ŞİMŞEK
a
Ekim ayı başında gezdim çok güzel görünüyor emek verenlere teşekkür ederim. Bence bukadar değerlerin bulunduğu alan daha bakımlı olmalıydı.Her tarafı ot kaplamış alanın yarısında cökme meydana gelmiş,oturma alanları çatlamış kısacası ben müze anlamında değerli gördüğüm alanların hem gelenlere güzel görünmesini hemde bakımlı olmasını isterim. Herşeye rağmen küçücük bir köyde böyle degerleerin olması bölgemiz adına gurur verici.
Mustafa Bey, yazıyı dikkatilce okuduğunuzu sanıyorum. Büstleri, büstlerini bulunduğu alanı, o hale getirmek için bir kişinin yapabileceği bu kadar olabilir. Habip Çalışkan'dan al eline kazmayı küreği çevreyi de bak temizle düzenle diyemeye hakkını kendimizde göremeyeceğimize göre,, iigili kurumların çevresine bir bakım tarihi alanlara sahipi çıkması gerekir. İlgilenmiyorlar. Sizin gibi duyarlı arkadaşların böyle yerlere bahip çıkıp kamuoyu yapması en doğru olanıdır. selamlar.