Köyün sığır çobanı Hasanın doğuştan sağ kulağının kepçesi yoktu. Bu kulağının deliği olsa da sağ tarafından gelen sesleri tam duyamazdı. Bu yüzden ses nereden gelirse o tarafa sol kulağını çevirirdi.
Hasan ayrıca solaktı. Kaşığı sol eliyle tutardı. Yufka ekmekten yaptığı sunağı yemek tabağına sol eliyle sokardı. Hasan’ı başta dedesi olmak üzere hemen her büyüğü, “ Oğlum Hasan, sol elle yemek mi yenir? Sağınla ye! “ diye uyarırlardı. Hasan, üstüne çok gidilirse de sol eliyle kaldırdığı tabağı öfkeyle sofraya çarparak küsüp bir peykeye çekilirdi.
Hasan büyüdü, koca delikanlı oldu. Kazma, kürek tutması; tırpan biçmesi, çapa çapalaması kaşık tutması gibi hep sol eliyleydi.
Hasan, “ Tanrı beni böyle yaratmış, sağ sol el arasında ne fark var? Sizlerden çok çalışmıyor muyum? Her işimi fazlasıyla görmüyor muyum? “ dedikçe başta akranları ile bazı büyükler “ Tek kulak
Kolu solak
Tersten gider
Bizim salak. “ diye maniler uydurup söylüyorlardı.
Hasan geceleri yatağa girince, aklına bu alaylı sözler düşerdi ve gece yarılarına kadar uyuyamazdı. Kendi kendine dua ederdi, kurtuluş yolu düşünürdü.
Alaycı sözler aklına geldiğinden uyuyamadığı bir gece Hasan, “ Artık deli numarası yapacağım, benimle eğlenenlerle asıl ben eğleneceğim” deyip derin bir uykuya daldı.
Ertesi sabah köyün sığırlarını toplamak üzere sağ elinde tuttuğu değnekle her günkü gibi kapı kapı dolaşırken yine akranları ile bazı büyükleri , “ Ooo Tek Kulak, bugün neşelisin, yoksa birinin kulak kepçesini mi aşırdın?” diye sabah selamı niyetine takılmaya başladılar. Hasan bu sözlere sinirlenecekken birden dün gece kendine verdiği sözü hatırladı. “ Evet çok neşeliyim çift kulaklılar, hepinizi sağ elimde tuttuğum şu değnekle döveceğim “ diyordu ve sığırları otlattığı dağlar duyası kahkaha atıyordu.
Hasanın sinirlenmeden köylüyle dalga geçer gibi çift kulaklılar demesine, üstüne kahkahalar atmasına bütün köylü şaşırdı. Köylüler böyle bir tepki beklemediklerinden susup kaldılar. Köyün ileri gelenlerinden Kel Hüseyinlerin Ahmet, “ Ne olacak, Hasanı sonunda delirttiniz” dedi.
Hasan sonraki günlerde, daha önce yaptığı gibi sesin geldiği yöne sol kulağını çevirmeyi de bıraktı. Duyduğu kadarıyla yetiniyordu. Niye dinlemiyorsun diyenlere, “ Ne söylemek istiyorsan tâ sol kulağımın dibine kadar gelip tane tane söyle” diyordu. Kimseyi umursamıyordu.
Hasan azık çantasından sol eliyle çıkarttığı çökelek dürümünü, onlarca çobanın arasında sol eliyle yiyordu. Evde, misafirlikte sol elindeki kaşıkla tarhana çorbasını içiyordu. “ Günahtır, dinden çıkacaksın” sözlerine kulak asmadan, küsüp sofradan kalkmadan karnını tepeleme doyuruyordu.
“ Sağ elle kaşık tutanlar, sofrada konuşulmaz, bak günaha gireceksiniz, karışmam ha ! “ diye üste çıkmaya bile başlamıştı bizim Hasan.
Tek Kulak Hasan delillik senaryosuna bedenini ve ruhunu da inandırmış olacak ki geceleri yatağa girer girmez uykuya dalıyordu, bunları düşündükçe köylünün içinde kendi kendine gerçekten deliymiş gibi gülüyordu.
24.01.2023 İBRAHİM ÇALIŞGAN