Baştan söylüyorum, kimse beni kıskanmasın. Hani derler ya takıl hayatını yaşa işte böyle bir hayat sürüyorum şu pandemi günlerinde.
Gönül dostlarım biliyorlar, 45 yıl Ankarada işte bu hayatı yaşamak için yaşamışım meğersem.
Bugün kendi kendime sordum durdum; Sen ne yapıyorsun bu küçük kasabada?
El cevap, - hayal kuruyorum, geçmişi yaşıyorum, bugünün değerinin tadını çıkarıyorum.
Bahçemden Taşeli Platosunun hemen hemen güney ve batı kısmının tamamını görebiliyorum. Böyle bir coğrafyada hayalde kurulur, geçmişte yaşanır.
Bölgeyi tamamen gezme sevdalısıyım. Gezmedik yer bırakmama kararındayım.
Ya kısmet dedik. Atladım motorsikletime. Arabamın gidemeyeceği bölgeyi keşfedeceğim. Bahçemden kuş uçumu beş kilometre mesafede, tam karşımda duruyor. Bölge tamamen dağlık ve sık ormanlık. Karayolu mesafesi 35 kilometre. Bir saatlik yol. Kaleye tırmanma iki saat.
Yöre halkının bazıları buraya Karınca Kalesi Kıble Kalesi ve bazıları da Asar Kalesi diye söylüyorlar. Ama tarihi kayıtlar öyle demiyor.
300 Deve Cephanenin Kıvameddinden Alınması
[(. Ez-in-cânib, bir gün divân edüb otururken bir iki âdem feryâd edüb dediler ki Kıvâmeddin Mut Kalasın Gargar kalasın Bozokda yedi bin hâramiyle harâb edüb önünce yetmiş yük altun gider, dediler.
Ez-in-cânib, Alâüddin kalkub yigirmi bin süvâr, sekiz bin piyâde Bolkar askerin alub pulâda gark olub bir derbende geldi.
Râvi eydür: Kıvameddin, Alâüddinin gelecegin duyub derbende gelüb Alâüddinin üç bin âdemin helâk eyledi. Alâüddin, ol hâl(i) görüb atdan inüb yüzün yere vurub Hudâdan nusret diledi.
Kılıc uryân edüb Kıvâmın üstüne yürüdü. Şöyle ceng eylediler ki sahrâlar kanla toldu. Kıvâm sınub Gargara Kalasına düşdü. Alâüddin dört bin er ile kalaya nerdübânlar kurub içerü girüb yedi bin âdem katl eylediler. Kıvâmı dutub zincire aldı. Andan sonra Mut Kalasına gelüb Kıvâmın hazinesin çıkardılar. Kırk altun cebe, altmış küb mâl, üç yüz deve yükü cebehâne bin gümüş cebe, üç yüz gümüş kürsî. )] Şikari Dilinden Karamanoğulları Tarihi Sayfa 51 55
Gargara: Bugünkü ismiyle Güneyyurt. Bu kaleye yörede Asar kalesi de deniliyor. Güneyyurt, Ermenek çevresinde ki en eski yerleşim merkezlerindendir. Çevrede Roma, Bizans ve daha eski çağlara ait kalıntılara mağara ve kaya mezarlarına kaya bloklarında rastlanır. Özellikle Hititler zamanın da yoğun manada meskûn olduğu sanılan kasabanın doğusunda bu devire ait bir iki hücreli bir mezar ve mabet vardır.
Hedefime kilitlenmiş giderken, bölgeye hakim Taşelinin Erguvanları altında az bir soluklandım. Beni bir başka dünyaya götürdü bu Erguvanlar.
Adı Erguvandır. Rengi de Erguvan. Manası hüzün, utanç, güç ve kibir, naz ve niyaz, aşk ve işve, neşe ve de zarafetle tarumar olmuştur. Bu mevsimde kuytuda kalmış, rüzgârlar dökmemiş öylece dalında kurumuş kalmış. Elini dokunsan, üflesen düşecek.
Hikâyesi ise yüzyıllar boyu anlatıla gelmiştir. Mevsimi bahardır ve çok kısadır. Ancak Nisanda ya da Mayısta rastlarsınız. Lütfedip gelirse bir de Martın sonlarında. Az görünür, çok durmaz. Acelecidir ve de nazlı. Seyrek görünse de ardından çok konuşulur. İstanbullu zannedilir.
Aslı Taşeli Platosunun Germanikapolis (Ermenek) çevresi, Taşlık Kilikya, Kapadokya, Niğde Bolgar Dağlarının Akdenize bakan etekleridir.
Çokça sevmiş olsa da ana yurdu İstanbul değildir. Karamanoğullarının hâkim olduğu coğrafyadan sürgünlerle birlikte götürüldüğüne tabiat şahittir.
Şimdilik bana müsaade, karşımda duran kaleye çok yaklaştım.
Sağlıklı günler hepimizin olsun.
Şerafettin GÜÇ