HZ. MEVLANA "Can kulağını açta hak aşıklarının iniltilerinden, gizli feryatlarından, şu gök kubbenin boşluğuna ne gürültüler, ne uğultular aksediyor, onları dinle" buyurur.
İçinde yaşadığımız nefes aldığımız misafir olarak bulunduğumuz, gök kubbe altında bulunan bizler yine tatlı bir telaş heyecan içinde bulunmaktayız.
Mübarek Bayramlardan yine bir Kurban Bayramını idrak ediyoruz.
Bir ömre kaç Kurban Bayramı sığar, sığıyor sığacak bilmiyoruz. 60 Yıllık Ömrümüz içinde 60 Kurban Bayramını yaşadık.
Akıl sağlığı yerinde, ergen, dinen zengin sayılmak, temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80 gram altın karşılığında paraya sahip olan bir Müslüman kişinin, kitap, sünnet ve icmaya göre Kurban kesmesi Vacip bir görevidir, bir ibadettir.
Bu ehliyete sahip olduktan sonra, Allaha yaklaşmak, onun rızasını kazanmak, arınmak, temizlenmek, güzele, doğruya, ulaşabilmek, niyetiyle, mahiyetine şartlarına uygun, samimiyetle, ihlasla, kaç Kurban kestik, Allah indinde gerekirse bütün varlığımızı Allah yolunda, feda Kurban edebildik mi, bunların kaçı kabul edildi bilmiyoruz.
Mübarek Kurban Bayramına kavuşmak, çok güzel bir duygu ancak, hangi Kurbana yakınız veya uzağız, kısa bir nefis muhasebesi yapalım istedim.
Kurban Bayramı gelmeden önce, onun özlemini, heyecanını, sevgisini, aşk ve muhabbetini, tüm yüreğimizde duyarak ailemizle beraber, ona önceden maddi manevi hazırlık yapmak, Allah'a yaklaşmak, rızasına kavuşmak için, sofrasında et olmayan fakir fukarayı, garip gurabayı, yakın akrabayı, mahallemizde komşuyu, öğrenciyi, misafiri, yolcuyu, hastayı, bölgemizde yakınımızdaki tüm ihtiyaç sahibini, bizatihi arayarak, gözeterek, hatta iki Kurban birden kesip, kılı kırk yararak, taksimatı yapıp, kimlere nasıl dağıtmanın şuuru içinde hak sahiplerini sevindirmek, sevincine ortak olmak, büyüklerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı, vatanımızı, kabristanları, ziyaret ederek, kimsesizlerin kimsesizini, gözetlemek, çocukları, yetim öksüzleri, boynu bükük garipleri sevindirerek, hastaların halini sorarak, dertlilerin derdini dindirmek, gönül kırgınlarını atarak herkesi sevgiyle bağrına basarak, her halimizle her şeyde hakkın Rızasını arayarak hak rızasını kazanarak mı, Kurban kesiyoruz.
Adetten olsun, adı Kurban olsun, dostlarda öyle bilsin, üzerimizden Kurban borcu düşsün askeri şartlarda, Kurban kesmek, yıllık, aylık et ihtiyacını gidermek, hakikaten fakirse, fetvası var hükmüyle mi Kurban kestik. Yoksa, Kurbanla uğraşmayı zül kabul edip, üzerimizden yük kalksın deyip, Vekâletçilerin fetvasıyla, alanında vereninde çok büyük mesuliyetinin bulunduğu, kimlere verileceği hükmünü göz ardı ederek, benim yerime hayr ver gibi, birazda ucuz olur maksadıyla yurt dışına veya bilmediğimiz hayır kurumlarına bağış yaparak, vicdanı duygularla mı, Kurbanı Kurban ettik, Kurban kesiyoruz.
Yoksa Kurbanı hafife alıp, evet Bayram olduğunu biliyorum ama, benim için hava iyi olsun cebimde de para olsun, Ne Bayram ne seyran, Ana, Baba, eş dost, akraba, boş ver, bu hayata bir daha mı geleceğim, Nefsi arzularla baş başa kalarak, çocuklarımla doyasıya Akdeniz Karadeniz, otellerde gezeyim diyerek mi Bayram geçiriyoruz.
Yoksa, Kurban hayvan katliamı mıdır diyerek, Kurandaki, "Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’in yerine bir Kurbanın Allah tarafından fidye olarak verildiğini bildiren Saffat Suresi(37-107),
Yine Hac Suresi (22-34)" Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği, hayvanlar üzerine, ismini ansınlar diye Kurban Kesmeyi meşru Kıldık" gibi bir çok emirleri, kitap, sünnet, icmayı inkar ederek, Kurbanı ret edenler, veya dolambaçlı yollardan bahanelere sığınarak hayvan sever olanların safında yer alıyor, Kurban Bayramını bir tatil olarak mı değerlendiriyoruz. Dostlarım, Mübarek Kurban Bayramına eriştik, Ancak yukarıda da sınıflamaya çalıştığım üzere, bizler, hangi sınıfa tabiyiz, nerde duruyoruz, önce tekrar çok büyük bir nefis muhasebesi yapmak gerekiyor.
"Kuşlar Anca kendi sürüsüyle uçarmış" Bizler gökyüzündeki kuşlar misali hangi sürüyle uçuyoruz.
Şu gök kubbenin altında, emanet tenle, emanet canla yaşıyoruz, yüreklerimizde hangi heyecan veya feryat var, "Hay ve Rezzak" sahibini yüce yaratıcı, yaşatıyor, yaşattıkça elbette rızkımızı veriyor ama bir gün, hesap günü geldiğinde
" Elbette, her nefesten hesaba çekileceğini de" bizlere bildiriyor. Mahşer günü, çok ağır ve acı geçecek, dönüşü olmayan yollara düşeceğiz, güneş artık bir daha üzerimize doğmayacak, bu Kurban Bayramı son Bayramımız olabilir, fırsat elde iken, Bayramları fırsat bilip tekrar ruhen dirilmenin zamanı, Akıllı faziletli insan,
" Hesaba çekilmeden, kendini hesaba çekendir.
KURBAN YAKLAŞMAK YAKIN OLMAKTIR, RIZAYA ERMEK VE ONA KAVUŞMAKTIR
Yüzümüz gülsün, gerçek Bayramlara erişelim diyorsak, 24 saat bizi gece gündüz bizi gözetleyen Kameraların varlığını asla unutmadan, İhlasla samimiyetle kestiğimiz kurbanlarla, nice Kurbanlara erişelim.
Bu Duygu ve düşüncelerle nice Bayramlar diyorum.