DÜZ OVADA TEPECİKLER, KENDİNİ DAĞ ZANNEDERMİŞ.
Güç ve Kuvvet sahibi sadece yüce yaratıcıdır. Rahmanın gücünü bir şemsiye üzerimize açılan, Gökyüzüne, atmosfere, Güneşe ,aya, gezegenlere, ışığı bir milyon senede dünyamıza ulaşan yıldızlara, yağan karlara, yağmurlara bakınca, onların her birinin bir program dâhilindeki hareketleri, altımıza serilen bir ana gibi toprağa ve ondan meydana gelen bin bir türlü nimetlere, ağaçlara, dağlara, taşlara, onun bağrından fışkıran pınarlara, derelerden akıp giden sulara, denizlere, deryalara, içindeki akıl almaz balıklara, yine gökteki uçan kanatlı kuşlara, yerdeki karıncaya kadar 700 bin nevi hayatül hayvana, can verip yaratan rızık veren, yaratıkların içinde en faziletlisi olarak ta insanı yaratan, Cenabı haktır, gerçek güç sahibi odur.
Kendi gücünden de, yarattıklarına güç kuvvet verdi, insanoğluna gücün kuvvetin yanında akıl, verdi, bu alemide onun emrine hizmetçi kıldı.
Güç bir nimettir, insan aklı gücü olmasa bu alem bu kadar güzel olmazdı, gözümüzle gördüğümüz, dokunduğumuz, faydalandığımız, her şey, insana verilen aklın, gücün, bilginin ruhun eseridir.
Ancak, o gücü hayatın her alanında, kullanırken, onu vereni unuttuğumuz, gücü haktan adaletten, ayırdığımız zaman, kendi nefsimize, kendi hesabımıza göre kullanmaya başladığımız zaman, gücü zehirli hale getirmiş oluruz.
Hiç bir güç, haktan, adaletten, hukuktan daha güçlü değildir. Gücün, vicdansızca, adaletsizce, kullandığında onun, yakıcı, yıkıcı, bozguncu, sonu zalimliğe varan boyutları olur.
Kontrolsüz güç, önce üzer, sonra ezer, kendine güç alanları oluşturur, kraldan daha kral, muhtenis, mütekebbir, mağrur bir duygudur, sahibini körleştirir, gücüyle gözü dönenler, hakikate uzak düşerler, bilgiyi gerçeği kabul etmez, gücün gürültüsüyle hep hakikatin üstünü örterler, yanlışa gün doğar, kendinden başkasını görmez olur, buyurganlık, emri vaki, oldu bitti, kural kanun tanımaz hale gelir, ötesi yürekte kökleşir, haksız yerlerden yollardan o gücü elde tutmak için, her yolu kullanır, haksız hak sahibi haline getirir, ruhları putlaştırır, tahakküm sahibi yapar, insanı mahkutlaştırır, güçperes sahibi yapar, sonunda güç zehirlenmesi halini alır.
Güç zehirlenmesi, inanç yapısını bozar, Ahlak yapısını bitirir, Adalet düzenini yok eder, güç zehirlenmesi, hakikati örter, güç zehirlenmesiyle gözü dönenler, kendinden başkasını görmez, kendinden başkasına dünyayı dar eder, zalimleşir, herkes kendi gücünü adaletini sağlamaya çalışır, buda kaosu, kavgayı, anarşiyi körükler. Güç zehirlenmesi, zührevi hastalıktan daha beter bir hastalıktır, o hastalığa bulaşanları kişiyi mahvederken, zamanla bu hastalık tüm topluma sirayet eder toplumda Ahlaki çöküntüler başlar.
Güç zehirlenmesi, insandaki manevi duyguları vicdan, acıma, merhamet, iyilik gibi güzel duyguları kemirir, insani düzeni, insani duyguları yok eder, benlik, bencillik, nankörlük, nemelazımlık, duygularını körükler, toplumda gasp, cinayet, vahşet gibi sapıklık ve sapkın davranışlara sebep olur.
Zaten insanın Kaotik yapısı itibariyle, hep güce meyillidir, ben güçlüyüm, her şeyi ben bilirim, ben yaparım, benden başkası yapamaz, ben ne imişim, gibi, ben benlik egosu içimizde büyür, yüreğimizi kaplar, bir gün kendimizi tanımaz hale geliriz, buda iblisin sıfatıdır.
Güç zehirlenmesi, bu zehri ilk
" Ben Ateşten yaratıldım, Topraktan yaratılan Ademe secde etmem." diyerek, şeytan yudumlamış, Gücü vereni unutup kibre, benliğe kapıldı, başını secdeye koymadı, gücü kendinde gördü, ondaki güç zehirlenmesi, huzurdan kovulmasına, sonrada lanetlenmesine, sebep oldu.
Kur’an’da ki bildirilen en büyük güç zehirlenmesi, Firavun ve aveneleri, koca saltanatlar, hükümranlıklar, Nil Denizinin dibinde bitmiştir.
Güç zehirlenmesinin pazarı çok geniştir.
PARANIN GÜCÜ,
İKTİDARIN GÜCÜ,
MEDYANIN GÜCÜ,
KADININ GÜCÜ,
ERKEĞİN GÜCÜ,
SİLAHIN GÜCÜ.
KİŞİ, KURUM, PARTİ, DERNEK VAKIF, CEMAAT, TARİKAT, fark etmez, bir güç zehirlenmesi başlasın yeter.
Yakın tarihte yaşadığımız, masum bir cemaat olarak ortaya çıkan, yıllardır sinsice Devletin tüm kurumlarına sızan, 28 şubatta Devletin yanında yer alarak kendine güç devşiren " FETÖ" artık elindeki güç ile, 15 Temmuzda Devlete Millete baş kaldırmış, Vatansever Milletin bekası, sayesinde, büyük bir direnişle, 250 yakın şehitle, binlerce gazi, Ordumuzun içindeki Vatansever Koçyiğitler, cesaretli siyasiler sayesinde, büyük bir iç savaştan, Vatan kan gölü haline gelmeden çok büyük tehlike atlatılmış, Güç Zehirlenmesinin sonucu olarak, hala onun içte ve dışta kalıntıları, Cennet vatanı, aziz Milleti bölmenin hesabından vazgeçmemişlerdir.
Nice eline yetki geçen Amir, Memur, İşçi, Yönetici, Başkan, Bakan, gücün zirvesine ulaşınca, Makamın kendine emanet verildiğini, onun bir imtihan olduğunu unutup, gücü makamda değil, kendinde gördüğü, liyakatsizlik gösterip "DÜZ OVADA TEPECİKLERİN KENDİNİ DAĞ ZANNETTİĞİ GİBİ"
Güç zehirlenmesine kapılan, nice Makam Mevki, sahipleri, mahvolmuşlar, şerefleri beş paralık olmuşlardır.
Kazandıkça gözü kabaran, yedikçe doymayan, hak hukuk tanımayan, nerden gelirse nasıl olsun benim olsun, gücüm param olsun diyen, haramzade para babaları, yüzyıllardır, gücün esiri, güç zehirlenmesine tutulmuşlar sonunda Karun gibi mahvolmuşlardır, bunun gibi olanlar, eninde sonunda o saltanatları yıkılacaklardır.
Güç zehirlenmesi bir hastalıktır ve tedavisi zordur, hasta tedaviyi istemezse, ilaç kullanmazsa ölümcül olmaktan kurtulamaz.
Tarih Güce sahip olduklarında, Cellat kesilen, zulümde sınır tanımayan, zulüm rüzgarları estiren, nice Karunlar, Nemrutlar, Ebu Cehiller gibi zalim kişiler gelip geçtiler.
Tarihler boyunca Haçlılar, Naziler, Ermeniler gibi, Günümüzde ise, Amerika, İsrail, Rusya, İki yüzlü Batı, hepsi Güç zehrine tutulmuş zalim Millet ve zalim Devletlere şahit oluyoruz.
Güç lazım ama, nerede nasıl kullanılacağı çok önemli, gücünü Haktan, Adaletten yana kullanana kim ne diyebilir ki.
Biz inanan insanlar olarak, güç ve kuvvet sahibinin sadece Allah olduğuna inanır, her şeyin bu Mülkün sahibi olduğuna boyun eğersek, ondan geldik ona döneceğiz dersek, bütün nimetleri verileni onun emaneti görürsek hesabı başkalarına değil ve bir gün ona hesap vereceğimizi, ona yüzümüzü döneceğimizi ona
"KAVİ BİR İMAN, GÜÇLÜ BİR İRADE, SAĞLAM BİLİNÇLİ SAMİMİ GÖNÜLDEN TÜM KALBİMİZLE inanırsak asla GÜÇ HASTALIĞINA KAPILMAYIZ." Yazımın devamı haftaya....