İBRAHİM OĞLU AHMET
Karaman Ermenek ilçesinde 1889 yılında doğan Ahmet kendi halinde nevi şahsına münhasır bıyıklı yeni terlemiş yağız bir delikanlıydı..Balkan savaşları yeni bitmiş,Osmanlı imparatorluğu yorgundu..İngilizlerin ve Fransızların gözü Osmanlı topraklarındaydı..İşgal kuvvetleri bu yorgun devleti parçalayıp sömürgesi haline getirecek planlarını hazırlamış ve 18 Mart 1915 tarihinde sayıları 350 adetten fazla olan gemilerle sabahın ilk ışıklarında Çanakkale önlerine doğru gelmişlerdi..O gün orada işgal kuvvetleri Türk tabyalarına attıkları irili ufaklı 3340 adet top mermisi ile Türk askerlerini yok edeceklerini düşünerek iki saat içerisinde İstanbul’da çaylarını içebileceklerini düşünüyorlardı.İşgal kuvvetlerinin donanma komutanı Amiral De Robeck planının kusursuz olduğunu düşünüyordu,kusursuz diyorum çünkü,bir tarafı Osmanlıca bir tarafı İngilizce olan basılmış paraları gemilerinin depolarında hazır duruyordu,kusursuz diyorum çünkü aylar öncesinde İngiliz tur şirketleri İstanbul turları düzenleyeceklerini duyurdukları afişleri şehirlerine asmışlardı..Yalnız Amiral De Robeckin bilmediği bir şey vardı.Onların topları tüfekleri silahları varsa Türk askerinin cesareti ve arkasında dua eden anneleri vardı….
Malumunuz üzerine deniz savaşında başarılı olamayan işgal kuvvetleri kara çıkarmaları yaparak bu sefer Marmara’ya ilerleme planına koyuldular..
25 Nisan 1915 tarihinde başlayacan kara savaşları dünya üzerinde o güne kadar yapılmış olan savaşların en kanlısının başladığı gündü..İşgal kuvvetleri istediği sonuçları elde edemiyor,elinde ki mühimmat üstünlüğü ile galip gelmek için ger yolu deniyordu.
Sultan Reşad tarafından cihad-ı ekber ilan edilmiş ve ülkenin her yanından Mehmetçikler cephelere sevk edilmek üzere toplanıyordu
Karaman/Ermenek ilçesinden 350 nefer savaşa katılmak için tellalın haberini alır almaz yola koyulmuş ve cepheye gitmişti
19 Mayıs 1915 de 10000 şehit verdiğimiz o gün ise Ermenekli bir kahramanın hikayesi ise bölük komutanı tarafından tarihe şu şekilde aktarılacaktı…
İbrahim oğlu Ahmet hemen yanıbaşımdaydı..Tüm askerlerim İngilizlere ara vermeden ateş ediyordu..Karşı siperde gözümüzün görebildiği kadar yakın bir siper de İngiliz subayında bize ateş ettiğini görüyorduk..İngiliz subayı askerlerine dönerek HÜCÜM diye bağırdı ve siperden çıkarak hamle yaptı..Saatlerdir genç subayı kollayan Ahmet onu tam omzundan vurdu..Vurulan genç teğmen siperin önünde yatıyordu ama çarpışma öyle şiddetli bir hal almıştı ki İngilizler komutanlarını görecek halde değildi.Genç teğmen acı acı bağırıyor ama hiç kimse o yoğun ateş esnasında teğmeni sipere çekmeye cesaret edemiyordu..Genç teğmenin haykırışları bizim siperlerimizde rahatlıkla duyuluyordu..Bir ara Ahmet bana dönerek “ yahu bu kefere çok bağırıyor yarası çok mu ağır acaba “ dedi bende ona dedim ki “ ne yapabiliriz kendi askere bile almıyor “ dedim hava kararmak üzereydi her iki tarafta yorgun düşmüştü..
Ahmet hemen beyaz mendilini silahın ucuna takarak sallamaya başladı,silahı çıkardığı anda bir kaç mermi ile ateş ettiler..
Ahmet bana dönerek gülümseyerek şöyle dedi
“ şu kefereye bak beyaz bayrağa bile ateş ediyorlar “
“ sen ne yapmaya çalışıyorsun “ diye sordum
“ ateşi kessinler hele gidip şu komutanı sırtlayacam “ dedi
“Bırak kendileri alsınlar “ dediysem de laf dinletemedim..siperden ağır ve yavaş adımlarla çıkarak genç komutanın yanına gitti yavaş ve dikkatli şekilde onu alarak İngiliz siperlerinin önüne kadar getirip bıraktı daha sonra ise usulüne uygun bir şekilde kendi siperlerimize geldi ama saatler sonra başlayan süngü hücumunda İbrahim oğlu Ahmet bir İngiliz askeri tarafından göğsüne süngü yarası alarak oracıkta şehit düştü.
16. Tümen ( 13.400 Piyade ) – Güney Hattı ( Kanlı Sırt – Adana Bayırı )